Harika! Amasra’da bulunan tarihi eserler, Amasra sikkelerinin tarihsel kullanımı ve bu kullanımın bağlantılı olduğu devletler ile Amasra’nın genel tarihî önemini anlatan, kolay okunan, ilgi çekici ve Amasra’yı öne çıkaran bir yazı hazırlayacağım. Tüm dönemlere değineceğim.
Araştırmaya başlıyorum, en kısa sürede sana sunacağım!
Amasra: Tarihi Eserleri, Sikkeleri ve Tarihsel Önemi
(File:Amasra.JPG – Wikimedia Commons) Amasra, Karadeniz’in kıyısında iki doğal koyu, tarihi kalesi ve benzersiz manzarasıyla ünlü bir liman kentidir.
أماسرا, günümüzde Bartın iline bağlı şirin bir ilçe olup tarih boyunca farklı medeniyetlerin izlerini taşımıştır. Doğal güzelliğiyle Fatih Sultan Mehmet’i bile büyüleyen kent, Osmanlı sultanı tarafından “Çeşm-i Cihan” (dünyanın gözü) diye anılmıştır (Fatih Sultan Mehmet’in “Çeşm-i Cihan”ı Amasra… – Zonguldak Haber – Son Dakika). Antik çağlardan Osmanlı dönemine uzanan süreçte Amasra; antik eserleri, sikkeleri ve stratejik konumuyla her dönemde önemini korumuştur. Bu yazıda, Amasra’da bulunan başlıca tarihi eserler ile kentin çeşitli dönemlerdeki sikke kullanımı ve bu sikkelerin ait olduğu uygarlıklar ele alınacaktır.
Antik Dönemde Amasra (Sesamos ve Amastris)
Amasra’nın bilinen en eski adı Sesamos’tur. Homeros’un İlyada destanında, Truva Savaşı’nda Paflagonya bölgesinden gelen kuvvetler arasında Sesamos kentinin de adı geçer (Osmanlı Devleti’nde Kızların Eğitiminde Okulun Önemi (1839-1920) Songül KEÇECİ KURT – Suat POLAT). Bu bilgi, Amasra’nın tarih sahnesine M.Ö. 1200’lerde (efsanevi dönemde) dahi girdiğine işaret eder. Sesamos adının, kent çevresinde yetişen susam bitkisinden geldiği ve “susam diyarı” anlamını taşıdığı belirtilmektedir (Fatih Sultan Mehmet’in “Çeşm-i Cihan”ı Amasra… – Zonguldak Haber – Son Dakika). İyon kolonileri döneminde M.Ö. 6. yüzyıldan itibaren bölgede ticari bir liman kenti olarak önem kazanan Sesamos, Pers hakimiyeti ve sonrasında da varlığını sürdürmüştür.
Helenistik dönemde Amasra, tarihinin en ilginç sayfalarını yaşamıştır. Büyük İskender’in fetihleri sonrasında Pers soylu Prenses Amastris, politik evlilikler yoluyla bölgede güç kazanmıştır. M.Ö. 300 dolaylarında prenses Amastris, küçük yerleşimleri bir araya getirerek kendi adını verdiği أماستريس kentini kurmuştur (Amastris Antik Kenti Sikkeleri | Agesilaos Antik Sikkeler Nümizmatik). Bu, antik çağda bir kadının kendi adını taşıyan bir şehir kurmasına dair nadir bir örnektir. Dahası, kraliçe Amastris, kendi adına sikke bastıran tarihteki ilk kadın hükümdar olarak bilinir (Amastris Antik Kenti Sikkeleri | Agesilaos Antik Sikkeler Nümizmatik). Amastris’in bastırdığı gümüş sikkelerin üzerinde Yunanca “Basilissēs Amastrios” (Amastris Kraliçeye ait) ibaresinin yer aldığı ve ön yüzünde genç bir kadın portresinin bulunduğu tarihçilerce belirtilmektedir (Amastris – Dünya Tarihi Ansiklopedisi) (Amastris – Dünya Tarihi Ansiklopedisi). Bu dönemde basılan sikkeler, Amastris’in gücünün ve mirasının simgesi olarak görülebilir.
(Amastris Antik Kenti Sikkeleri | Agesilaos Antik Sikkeler Nümizmatik) M.Ö. 4. yüzyılda “Sesamos” adıyla basılmış bir Amasra sikkesi; ön yüzde defne tacı takmış Zeus, arka yüzde başında taçla Demeter betimleri görülmektedir (Amastris Antik Kenti Sikkeleri | Agesilaos Antik Sikkeler Nümizmatik). Bu erken dönem sikke tasarımları, kentin Yunan mitolojisindeki kültürel bağlarını yansıtır.
Antik Amasra’nın arkeolojik mirası, günümüze ulaşan kalıntılarla da hissedilir. Helenistik devre tarihlenen bazı tapınak temelleri ve mimari parçalar, kentin o dönemdeki canlılığını gösterir. Özellikle 2017 yılında yapılan kurtarma kazılarında ortaya çıkarılan ve Roma öncesi temellerine sahip olabileceği düşünülen agora (çarşı meydanı) alanı, Amasra’nın erken dönemden itibaren bölgenin önemli bir ticaret merkezi olduğunu ortaya koymuştur (Ancient city in Amasra under excavation | Daily Sabah ). Amasra Müzesi’nde sergilenen Hellenistik döneme ait heykel ve sunaklar, kentin antik çağdaki dini ve kültürel yaşamına dair ipuçları verir.
Roma Döneminde Amasra
M.Ö. 1. yüzyılda bölge, Roma İmparatorluğu hâkimiyetine girmiştir. Pontus Krallığı’nın elinde bulunan Amasra, M.Ö. 70 yılında Romalı komutan Lucullus tarafından ele geçirilmiştir (Amasra – Wikipedia). Roma döneminde Amasra (Latince أماستريس), imparatorluğun Paphlagonia eyaletinin önemli bir liman şehri ve ticaret merkezi olarak gelişimini sürdürmüştür. Ünlü Romalı yazar Genç Plinius, İmparator Trajan’a yazdığı bir mektupta Amasra’yı “zarif ve güzel” bir kent olarak tanımlar; kentin ortasından geçen ve kötü koku yayan bir açık kanalın üzerini örtmek için imparatorun iznini istediğini belirtir (Amasra – Wikipedia) (Fatih Sultan Mehmet’in “Çeşm-i Cihan”ı Amasra… – Zonguldak Haber – Son Dakika). Bu anekdot, Roma döneminde şehrin imar faaliyetlerine de önem verildiğini gösterir. Nitekim Trajan zamanına ait bir kent sikkesi üzerinde Amasra’nın Metropolis (başşehir) unvanını taşıdığı bilinmektedir (Amasra – Wikipedia), bu da kentin bölgesel açıdan öne çıktığını kanıtlar.
Roma İmparatorluğu döneminde Amasra’nın çehresi anıtsal yapılarla zenginleşmiştir. 2020’li yıllarda yapılan kazılarda gün yüzüne çıkarılan stoa (sütunlu galeri), kentin Roma devrindeki mimari ihtişamını gözler önüne sermektedir (Kraliçe Amastris’in kurduğu antik kent yeniden ayağa kalkıyor). Mermer sütunları 9 metreyi bulan bu yapı, kentin merkezi meydanını (agora) çevreleyen görkemli bir galeri olarak hizmet vermiştir. Uzmanlar, Amasra’daki bu stoa kalıntısının Karadeniz Bölgesi’nde şimdiye dek ortaya çıkarılan en anıtsal mermer yapı olduğunu vurgulayarak, küçük bir liman kenti olmasına rağmen Amasra’nın Efes veya Side gibi büyük Akdeniz şehirlerine öykünen bir mimari düzeye ulaştığını belirtmiştir (Kraliçe Amastris’in kurduğu antik kent yeniden ayağa kalkıyor).
Amasra’da Roma döneminden kalan en ilginç eserlerden biri de النصب التذكاري لطريق كوشكاياسي’dır. Şehir merkezine yakın bir konumda, dağ yolunun kenarındaki kayalıklara oyulmuş olan bu anıt, M.S. 41-54 yılları arasında (İmparator Claudius döneminde) Bithynia et Pontus Eyaleti valisi Gaius Julius Aquila tarafından yaptırılmıştır (Amasra – Wikipedia). Askeri yol güzergâhı üzerindeki bir konaklama noktası olarak inşa edilen Kuşkayası Anıtı, kayanın yüzeyine işlenmiş bir niş, kartal figürü ve kitabe içerir. Bu anıt, Roma’nın bölgede ulaşıma ve askerî altyapıya verdiği önemin bir göstergesi olup Türkiye’de benzeri az bulunan özgün bir yol anıtıdır.
Para tarihine bakıldığında, Roma egemenliğiyle birlikte Roma sikkeleri Amasra’da dolaşıma girmiştir. İmparatorluğun standardı olan altın aureus, gümüş denarius ve bronz sestertius gibi sikkeler bölgede kullanılmıştır. Bununla birlikte, Amasra kenti kendi yerel kimliğini vurgulamak için Roma döneminde de sikke darp etmeye devam etmiştir. Özellikle Antoninler ve Severuslar dönemine ait bazı kent sikkelerinde, Amasra halkının kenti efsanevi bir şekilde yüceltme çabasını görmekteyiz. Dikkat çekici bir örnek, Amasra sikkeleri üzerine ozan Homeros’un portresinin kazınması ve “Amastrisli Homeros” ibaresinin eklenmesidir (Osmanlı Devleti’nde Kızların Eğitiminde Okulun Önemi (1839-1920) Songül KEÇECİ KURT – Suat POLAT). Amasra halkı, bu sikkeler aracılığıyla ünlü destan yazarı Homeros’un kendi şehirlerinde doğduğunu iddia etmiş ve böylece kentin kültürel prestijini artırmaya çalışmıştır (Osmanlı Devleti’nde Kızların Eğitiminde Okulun Önemi (1839-1920) Songül KEÇECİ KURT – Suat POLAT). Homeros’un doğum yeri olmak birçok antik şehir tarafından sahiplenilen bir onur olduğundan, Amasra da sikkelerinde bu motifi kullanarak kendini eşsiz bir konuma oturtmak istemiştir.
Bizans Döneminde Amasra
Roma İmparatorluğu ikiye bölündükten sonra Amasra, Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu topraklarında kaldı. Erken Bizans döneminde şehir önemini koruyarak piskoposluk merkezi oldu; 9. yüzyıla gelindiğinde Amasra Piskoposluğu, bölgedeki dini hiyerarşide üst sıralara yükselmişti. Kentin akropolü, Bizans döneminde güçlendirilerek bir iç kaleye dönüştürüldü ve buraya bugün hâlâ ayakta olan bir kilise inşa edildi (Amasra – Wikipedia). Bu kilise, fetih sonrasında مسجد الفاتح’ne çevrilen yapıdır ve Amasra Kalesi içinde varlığını sürdürmektedir. Bizans mimarisine ait bu eser, kentin orta çağ başlarındaki dini yaşamına ışık tutar.
Amasra, Bizans idaresindeyken zaman zaman dış saldırılara da maruz kalmıştır. Özellikle 9. yüzyılda Rus (Varangı) akınları sırasında şehir talan edilmiştir (Castles.nl – Amasra Castle). Karadeniz kıyılarına kadar ulaşan bu Viking asıllı akıncılar, 830’lu yıllarda Amasra’yı yağmalayarak bölgeyi tahrip etmiştir. Buna rağmen şehir toparlanmış ve 10. yüzyıla doğru ekonomik refahını büyük ölçüde geri kazanmıştır (Amasra – Wikipedia). Bizans tarihçileri, 9. yüzyılda Amasra’da zanaat, ticaret ve tarıma dayalı canlı bir ekonominin olduğunu ve kentin Karadeniz sahilindeki en müreffeh limanlardan biri sayıldığını belirtir (Amasra – Wikipedia).
Orta Bizans döneminde Amasra, merkezi otoritenin zayıfladığı anlarda el değiştirebildi. 1204 yılında Dördüncü Haçlı Seferi’nin ardından İstanbul Latinlerin eline geçince, Trabzon İmparatorluğu’nun kurucularından Komnenos ailesi bölgeye hakim oldu. Nitekim 1204’te David Komnenos liderliğindeki Gürcü-Trabzon kuvvetleri Amasra’yı ele geçirip Trabzon İmparatorluğu’na kattılar (Castles.nl – Amasra Castle). Ancak bu durum uzun sürmedi; birkaç yıl içinde şehir Anadolu Selçukluları’nın kısa süreli kontrolüne girdi ve ardından tekrar Bizans’a döndü (Castles.nl – Amasra Castle). Bu dalgalanmalar, Amasra’nın Karadeniz ticaret yolları üzerindeki stratejik değerini göstermektedir.
Bizans döneminde Amasra’da kullanılan para birimi, imparatorluğun genelinde geçerli olan altın solidus ve daha sonra histamenon/nomisma gibi Bizans sikkeleriydi. Yerel bazda sikke basımı büyük ölçüde durmuş, dolaşımdaki paralar İstanbul merkezli darphanelerden gelmiştir. Amasra’daki arkeolojik buluntular arasında Bizans bronz follisleri ve bakır sikkeler yer almakta olup, kentin Bizans ticaret sistemiyle entegrasyonunu yansıtmaktadır. Bugün Amasra Müzesi’nde Bizans dönemine tarihlenen haç kolyeler, kandiller, seramikler ve sikkeler sergilenmekte, bu sayede Bizans’ın günlük yaşamdaki izleri ziyaretçilere sunulmaktadır (Amasra Museum | Turkish Archaeological News) (Amasra Museum | Turkish Archaeological News).
Ceneviz Döneminde Amasra
- yüzyılın ikinci yarısında Amasra, Ceneviz Cumhuriyeti’nin Karadeniz’deki çıkarları doğrultusunda kontrolüne giren önemli bir koloniydi. 1261 yılında Bizans ile imzaladığı Nymphaion Antlaşması sayesinde Cenevizliler, Karadeniz ticaretinde tekel konumuna geldiler ve aynı yıl Amasra’yı Bizans’tan kiralayarak yönetimlerini tesis ettiler (Fatih Sultan Mehmet’in “Çeşm-i Cihan”ı Amasra… – İmza Gazetesi) (Bir yolun çıkabileceği en güzel adres…. Fatih Sultan Mehmet’in …). Bu tarihten itibaren Amasra yaklaşık iki yüzyıl boyunca Ceneviz etkisinde kaldı. Şehir, İtalyanlar tarafından ساماسترو adıyla anılıyordu ve Karadeniz’deki Ceneviz kolonilerinden Kefe (Feodosia), Sinop ve Trabzon ile ticari ağ oluşturuyordu. Ceneviz döneminde Amasra, ipek, baharat, kereste ve hatta köle ticaretinin yapıldığı canlı bir liman haline geldi.
Cenevizliler, Amasra’nın savunmasını ve limanlarını güçlendirmek için önemli imar faaliyetlerinde bulundular. قلعة أماسرا’nin mevcut surlarının büyük kısmı bu dönemde yenilendi veya yeniden inşa edildi. Antik ve Bizans temelleri üzerinde yükselen surlara ek olarak, kalenin kara tarafındaki ana giriş kapıları ve ön sur (perdahane) Ceneviz mimari üslubuyla 14.-15. yüzyıllarda yapılmıştır (Amasra – Wikipedia). Kale duvarlarında Ceneviz armalarını ve kitabelerini görmek mümkündür. Özellikle قلعة الزنزانة (iç kale) ve Boztepe adasındaki قلعة سورماجير, Ceneviz devrinde birbirine جسر كيمير ile bağlanarak bütüncül bir savunma sistemi oluşturulmuştur (Castles.nl – Amasra Castle) (Castles.nl – Amasra Castle). Cenevizlilerin kaleyi tahkim etmek için koydurduğu Latince kitabelerden biri, surların bir bölümünün “Nicolo Zaccaria” döneminde onarıldığını belgelemektedir; bu, Amasra’daki yöneticilerin Ceneviz’in soylu ailelerinden atandığını gösterir.
Ticari olarak, Ceneviz döneminde Amasra’da Akdeniz kökenli sikkeler dolaşımdaydı. Ceneviz Cumhuriyeti kendi para birimi olan Genovino d’oro (Ceneviz altını) ve gümüş denaro sikkelerini kolonilerinde kullanıma sokmuştu. Amasra’da da bu Ceneviz sikkeleri ile birlikte diğer İtalyan şehir devletlerinin paraları (örneğin Venedik dukası) yaygın olarak işlem görüyordu. Kazılarda ortaya çıkarılan Ceneviz dönemine ait sikke buluntuları, özellikle 14. yüzyıl Floransa florinleri ve Venedik dukatları gibi altın paraların Amasra’da tedavülde olduğunu göstermektedir. Bu durum, kentin uluslararası ticarette oynadığı rolün bir yansımasıdır. Ceneviz dönemine ait sikkeler ve ticari mühürler bugün Amasra Müzesi’nin koleksiyonunda önemli bir yer tutar ve ziyaretçilere ortaçağ Karadeniz ticareti hakkında fikir verir.
Osmanlı Döneminde Amasra
- yüzyıl ortalarına gelindiğinde Amasra, hâlâ Ceneviz yönetiminde olsa da Osmanlı İmparatorluğu’nun Karadeniz’i bir iç deniz haline getirme stratejisinin hedeflerinden biriydi. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethinden sonra Karadeniz kıyılarına yönelerek Ceneviz kolonilerini hedef aldı. Ekim 1460’da Fatih, Amasra önlerine kara ve denizden gelerek şehri kuşattı (History of Amasra). Şehrin doğal güzelliği ve stratejik konumu karşısında büyülenen Fatih’in, “Lala, lala! Çeşm-i cihan bura mı ola?” diyerek hayranlığını dile getirdiği ve bu denli güzel bir kenti savaşarak yıkmak istemediğini söylediği rivayet edilir (Fatih Sultan Mehmet’in “Çeşm-i Cihan”ı Amasra… – Zonguldak Haber – Son Dakika). Bunun üzerine kaleye elçi göndererek şehrin anahtarını teslim almayı talep etmiş, Amasra’daki Cenevizli komutan da kan dökülmeden kaleyi teslim etmiştir. Böylece 17 Ekim 1460 tarihinde Amasra, tek bir çarpışma yaşanmadan Osmanlı topraklarına katılmıştır. Fatih’in Amasra’yı fethettiği gün, yörede hala Barış Günü olarak anılmakta, bu olay barışçıl bir fethin örneği olarak hatırlanmaktadır (Fatih Sultan Mehmet’in “Çeşm-i Cihan”ı Amasra… – Zonguldak Haber – Son Dakika) (Fatih Sultan Mehmet’in “Çeşm-i Cihan”ı Amasra… – Zonguldak Haber – Son Dakika).
Osmanlı egemenliği altında Amasra, başlangıçta askerî ve ticari önemini korumakla birlikte zamanla sakin bir sancak merkezi haline geldi. Fatih Sultan Mehmet fetihten sonra kaleyi tahkim ettirip içine bir garnizon yerleştirmiş, Bizans’tan kalma kiliseyi camiye çevirterek dini hayatı düzenlemiştir (Castles.nl – Amasra Castle). Osmanlı döneminde Amasra Kalesi, düşman saldırılarına karşı Karadeniz’in muhafız noktalarından biri olmuş ve içine yerleştirilen toplarla (bugün müze bahçesinde bu Osmanlı bronz toplarından örnekler sergilenmektedir (Amasra Museum | Turkish Archaeological News)) sahil güvenliği sağlanmıştır.
Ekonomik açıdan Osmanlı dönemi, Amasra’nın bölgesel bir liman olarak sürmesine tanıklık etti. Ticaret hacmi, Ceneviz dönemine kıyasla azalmakla birlikte, özellikle Karadeniz’in kuzeyindeki Kırım, Akkerman gibi limanlarla ve İstanbul’la yapılan deniz ticareti devam etti. Osmanlı para sistemi Amasra’da tamamen benimsendi; akçe Osmanlı’nın temel gümüş para birimi olarak kentte kullanıldı, ilerleyen yüzyıllarda altın sikke-i hasene (sultani) ve mangır gibi bakır paralar da tedavüle girdi. Amasra’da 17. yüzyıla dek küçük bir darphane teşkilatı olmadığı için, kullanılan paralar genellikle İstanbul, Üsküdar veya Sakız (Chios) darphanelerinde basılıp gelen paralardı. Yine de, kazılarda Osmanlı dönemine ait birçok sikke bulunmuştur. Bu sikkeler arasında Fatih Sultan Mehmet, II. Bayezid ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerine ait akçeler, Amasra’nın fetihten sonra Osmanlı ticaret sistemiyle entegrasyonunun kanıtıdır.
Osmanlı döneminde Amasra’nın demografisi de değişmiş; Ceneviz ve Rum nüfusun bir kısmı İstanbul ve Gelibolu gibi yerlere nakledilirken, Anadolu içlerinden Türk nüfus getirilip iskân edilmiştir. Evliya Çelebi 17. yüzyılda Amasra’yı ziyaret ettiğinde, kalenin içinde 50 kadar muhafız evi, bir cami, hamam ve çarşı bulunduğunu yazarak Amasra’yı küçük fakat şirin bir kasaba olarak tanıtmıştır. Ancak ilerleyen dönemlerde ticaret yollarının değişmesi ve limanın önem kaybetmesiyle Amasra ekonomik açıdan durgunlaşmış, daha çok bölgesel balıkçılık ve tarımla uğraşan sakin bir kıyı kasabasına evrilmiştir.
Amasra’nın Tarihsel Önemi ve Mirası
Amasra, 3000 yıla yaklaşan kesintisiz yerleşim tarihçesi ile Karadeniz’in adeta yaşayan bir açıkhava müzesidir. Antik Çağ’dan Osmanlı’ya kadar her dönemin izlerini barındıran bu kent, farklı uygarlıkların buluşma noktası olmuştur. Stratejik konumu sayesinde hem bir ticaret üssü hem de bir askeri kale işlevi gören Amasra, tarihin her sahnesinde rol almıştır. Plinius’un “zarif ve güzel” dediği, Cenevizlilerin “çiçekli kale” olarak andığı, Fatih’in “Çeşm-i Cihan” diyerek övdüğü Amasra (Fatih Sultan Mehmet’in “Çeşm-i Cihan”ı Amasra… – Zonguldak Haber – Son Dakika), her dönem gezginleri ve hükümdarları kendine hayran bırakmıştır.
Günümüzde Amasra Kalesi’nin surlarında Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dokunuşlarını aynı anda görmek mümkündür. Kalenin bir köşesinde Latince bir Ceneviz kitabesi, diğer köşesinde Osmanlı tuğrası, deniz kenarında antik dönemden kalma bir blok taş… Tüm bu unsurlar, Amasra’nın çok katmanlı tarihini somut olarak gözler önüne serer. متحف أماسرا, kazılarda ortaya çıkarılmış heykeller, lahitler, yazıtlar, günlük eşyalar ve geniş sikke koleksiyonuyla bu mirası ziyaretçilere sunmaktadır. Müze bahçesinde sergilenen Helenistik, Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemlerine ait taş eserler arasında büyük küpler (pithos), amphoralar, sütun başlıkları, kitabeler ve top gülleri bulunur (Amasra Museum | Turkish Archaeological News). Bu zengin koleksiyon, Amasra’nın tarihteki öneminin ve kültürel sürekliliğinin en güzel kanıtıdır.
Amasra’nın tarihsel önemi sadece geçmişte kalmamıştır; şehir, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edilmiş olup kalıcı listeye girmek için çalışmalar sürmektedir (Amasra Castle (2025) – All You Need to Know BEFORE … – Tripadvisor). Özellikle قلعة أماسرا, Ceneviz ticaret kolonilerinin Akdeniz’den Karadeniz’e uzanan ağının bir parçası olarak evrensel değer taşıdığı gerekçesiyle korunmaktadır. Süregelen arkeolojik kazılarla her yıl yeni buluntular gün ışığına çıkarılmakta, örneğin kısa süre önce restore edilen Roma dönemi stoası, kentin turistik cazibesini artırmaktadır (Kraliçe Amastris’in kurduğu antik kent yeniden ayağa kalkıyor) (Kraliçe Amastris’in kurduğu antik kent yeniden ayağa kalkıyor).
Sonuç olarak, Amasra; antik dünyanın Sesamos’undan başlayarak, kraliçe Amastris’in adını ölümsüzleştiren sikkeleri, Roma’nın görkemli yapıları, Bizans’ın sağlam surları, Ceneviz’in ticari zenginliği ve Osmanlı’nın kültürel mirasıyla harmanlanmış benzersiz bir tarih hazinesidir. Doğal güzelliğiyle birleşen bu zengin miras, Amasra’yı sadece bir turizm merkezi değil, aynı zamanda tarihe tanıklık eden yaşayan bir şehir haline getirmektedir. Karadeniz’in bu mücevheri, geçmişin tüm renklerini günümüz ziyaretçilerine cömertçe sunmaya devam ediyor.
Kaynaklar:
- Amastris Antik Kenti ve Kraliçe Amastris hakkında bilgi – Agesilaos Antik Sikkeler Nümizmatik (Amastris Antik Kenti Sikkeleri | Agesilaos Antik Sikkeler Nümizmatik) (Amastris Antik Kenti Sikkeleri | Agesilaos Antik Sikkeler Nümizmatik)
- Fatma Bağdatlı Çam, “Amastrisli Homeros” makalesinden bilgiler – Bartın Üniversitesi Arkeoloji Bölümü (Osmanlı Devleti’nde Kızların Eğitiminde Okulun Önemi (1839-1920) Songül KEÇECİ KURT – Suat POLAT) (Osmanlı Devleti’nde Kızların Eğitiminde Okulun Önemi (1839-1920) Songül KEÇECİ KURT – Suat POLAT)
- Wikipedia (İngilizce) – Amasra maddesi (Tarihçe ve kaleyle ilgili bilgiler) (Amasra – Wikipedia) (Amasra – Wikipedia)
- Anadolu Ajansı (AA) haberi, 23.11.2024 – Amasra’daki kazı ve restorasyon çalışmaları (Kraliçe Amastris’in kurduğu antik kent yeniden ayağa kalkıyor) (Kraliçe Amastris’in kurduğu antik kent yeniden ayağa kalkıyor)
- Aybüke Ünal, “Fatih Sultan Mehmet’in ‘Çeşm-i Cihan’ı Amasra” – İmza Gazetesi, 17.10.2023 (Fatih Sultan Mehmet’in “Çeşm-i Cihan”ı Amasra… – Zonguldak Haber – Son Dakika) (Fatih Sultan Mehmet’in “Çeşm-i Cihan”ı Amasra… – Zonguldak Haber – Son Dakika)
- Daily Sabah haber sitesi, 11.08.2017 – Amasra’daki antik şehir kazıları ve tarihi (Ancient city in Amasra under excavation | Daily Sabah ) (Ancient city in Amasra under excavation | Daily Sabah )
- متحف أماسرا bilgileri – Turkish Archaeological News (Amasra Museum | Turkish Archaeological News) (Amasra Museum | Turkish Archaeological News)